25 Şubat 2010 Perşembe

Midyat Tarihi



MİDYAT TARİHİ
 

Tarihte Midyat
         İlçemiz Midyat'ın  coğrafi olarak konumu, doğusunda Dargeçit ilçesi, batısında Ömerli ilçesi, kuzeybatısında Savur ilçesi, kuzeyinde  Batman iline bağlı Gercüş ilçesi, güneyinde Nusaybin ilçesi, güney doğusunda ise Şırnak  iline bağlı İdil ilçesi yer almaktadır.  Bu ad, ibadet edenlerin dağı, diyarı anlamında kullanılır. Bu bölgenin yüzölçümü 10.000 Km2'den fazladır.
 
         İlçemizin ismi ve ilk kuruluşu konusunda, değişik görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre, İlçenin adı bir çok değişimlerden sonra Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından meydana gelmiş "AYNA" anlamına gelmektedir.
 
       Başka bir rivayete göre de Midyat, Mağaralar Kenti anlamına gelen " MATİATE" kelimesinden ismini almıştır. Bu görüşü ileri sürenler, "MATİATE" isminin Asur yazıtlarında M.Ö. 9.Yüzyılda geçtiğini ifade etmektedirler. Bu görüşe paralel olarak Midyat'ta ilk yerleşim yerinin mağaralar olduğunu gösteren "Elath" mevkiinin (Midyat'a 3 Km. uzaklıkta ve Acırlı Beldesi yakınında bulunan Ziyaret-Mesire Yeri) Romalılar döneminden günümüze kadar geldiği söylenmektedir.
Mor Yakup Kilisesi
           
       1973 Mardin İl yıllığında İlçenin tarihçesi hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Orta Asya'dan göçüp Anadolu'ya gelen Eti Türkleri, Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat Nehirleri arasında yer alan  ve verimli topraklara sahip olan bölgeye yerleşmişlerdir. ( M.Ö. 2000 yıllarında ) Bölgeden geçişleri sırasında Midyat'ı  büyük bir mağara şehri halinde kurup, hayvanlarını da burada barındırmışlardır. Midyat'ın altındaki mağaralar o devirlerde barınak olarak kullanılmışlardır. Bu mağaraların birbirleri ile bağlantıları vardır. Daha sonraları bu bölgeye Orta Asya  Türklerinin öncü göçebeleri olan Komuk Türkleri gelip yerleşir.

            Bölgeye gelip yerleşen Komuklar, asırlarca Asurilerle savaşmışlardır. Bu dönemlerde Asurilerin birkaç defa bölgeyi ele geçirdiği görülmektedir. Ancak bu istilaları pek uzun sürmez ve her defasında çekilmek zorunda kalmışlardır. Nitekim Asur Hükümdarı Tıglatninip zamanında Komuklar, tamamen duruma hakim olmuşlardır. M.Ö. 500-100 yılları arasında bölge, değişik kavimlerin istilasına uğramıştır. Makedonyalılar, Persler, Romalılar bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Midyat' ın asıl meskun hale gelişi veya bölge olarak kuruluşu Selefkuslar devrine rastlamaktadır (M.Ö.180 Yılları).
Meryemana Kilisesi
         M.S. V. yy kadar Hıristiyanlık bölgeye hakim olmuştur. VI. asırdan sonra, İslamiyet' in yayılışı ile birlikte Arap akınları başlamış ve VII. yüzyılda Halit B. Velid orduları bölgeyi fethetmişlerdir. Abbasiler döneminde bölgede imar ve kalkınma hareketleri görülmüştür. Midyat köylerinin ekserisi Harun El Reşit döneminde kurulmuştur. Harun El Reşit'in oğlu Memun'un Türk-Arap karışımı olarak kurduğu büyük bir ordu Cizre-Mardin eski patika yolu boyunca yüz karakola yerleştirilmiştir. Mahalmiler böyle doğmuşlardır. Midyat ve çevresindeki köylere verilen "MAHALMİ" adı buradan gelmektedir. Mahalmi; yüz mahalle, yüz yer, yüz ordugah anlamına gelir ve bugün de Cizre'den Mardin'e kadar eski patika yolu, özellikle eski Bağdat yolu üzerindeki ( bu kervan yolu üzerindeki) bu köyler, Türkçe, Süryanice ve ağırlıklı olarak Arapça karışımı Mahalmice diye tabir edilen bir dili konuşur. Bu köyler: Söğütlü, Şenköy, Acırlı, Çavuşlu, Sarıkaya, Gelinkaya, Düzgeçit, Ovabaşı, Ziyaret, Estel Kesimi, Yolbaşı, Sarıköy, Düzova, Yayvantepe, Eğlence, Pelitli'dir.
           Mahalmice konuşan bu köylerimizin sakinleri konusunda başka görüşler de vardır. Bir görüşe göre bunlar, Necef Çölünde yaşayan cengaver ve savaşçı Benihilal kabilelerinden. Büyük bir kısmının Orta Asyalı Türklerden olduğu da rivayet edilir. Cizre ile Mardin arasında Midyat bölgesinde yerleştirmekle Bizans'a karşı hem savunma hem de futuhat politikası takip etmiş olan Memun, Estel Camii'ni ve Derizbin (Acırlı) Camii'ni inşa ettirmiştir.
         
         Prof. H. Hollerweger' e göre, Mardin'in doğusuna ve Midyat'ın batısına düşen Mhalmoye'nin bir çok büyük köyü, 1209 yılından önce Hıristiyanlıktan İslamiyet'e geçmişlerdir.
 
        XI. yüzyılda Artuk Devleti genişleyerek, batıda Halep, doğuda Musul ve Bitlis, Kuzeyde Harput (Elazığ), güneyde Darzuru içine alır.İşte Midyat da, bu dönemde Mardin, Hasankeyf ve Musul eyaletleri arasında irtibat vazifesi gören bir bölge olarak en parlak devirlerinden birini yaşamıştır. Bu tarihte bölgenin merkezi Derizbin ( Acırlı ) köyüdür. Derizbin beyleri Artukoğullarına bağlı yarı müstakil bir beylik olarak hüküm sürüyorlardı. Mervaniler ve Eyyübiler'den sonra Midyat 1535 yılında Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmiştir. 1838 yılında Diyarbakır Valisi Ali Paşa tarafından ziyaret edilen Midyat'ta, bir redif taburu teşkil edilir.
         1810 yılında ilçe olan Midyat, 1915'te Cevat Paşa tarafından  imar görülmüştür. Askeri Kışla, Cevat  Paşa Camii ve Ulu Camii bu dönemde inşa edilmiştir.
 
 Tarihte Mardin
  Mardin'in esas adı, bazı tarihi kaynaklara göre "Merdin" olarak  geçmektedir.Bu tarihi şehir Mardin Eşiği adı verilen kenar kıvrımlar kabarıntısının güney kanadında, geriden çok sarp  dikenliklerle çevrili bir yamaçta, ortalama 1300 metre yükseklikte  kurulmuştur.
 

            Huriler İ.Ö. XXX. yüzyılda yöreye gelip yerleşmişler. Hurriler' den sonra Mitanni halkı, onların ardından da Asurlular'ın yönetimine geçen Mardin ve yöresi İ.Ö. IV.yy..'nın ikinci yarısında başlayarak Pers Kralı Keyhüsrev II.'nin İ.Ö. 331'den İskender &8216;in , onun ölümü üzerine de komutanlarından Seleukos'un egemenliği altına girmiştir.
            İ.Ö. II.yy.. yarısından başlayan karışıklıklar sırasında Arami halkı, Abgar Beyliğini kurdu. Aynı yüzyılın sonlarına doğru Mardin, Romalılar ile Sasaniler arasındaki bir çok çatışmaya sahne oldu.  İ.S. 640' ta Hz. Ömer'in halifeliği sırasında İlyas B. Ganem adlı Arap komutanının emrindeki bir ordu, Mardin'i alarak Rum idaresine son vermiştir. Böylece Mardin ve ahalisi Müslüman Araplara geçmiştir. M.S. 692 yılında Abdulmelik zamanında Mardin, Emeviler'in eline geçer.  640'ta Araplar tarafından ele geçirilen kent XI. Yuzyılın sonlarında Selçuklu Devletine katılmıştır.
            Yavuz Sultan Selim döneminde Mardin, Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. Osmanlı döneminde, Diyarbakır Eyaletine bağlı bir sancak idi. Mardin o dönemde kentin toplam nüfusu 43 binin üzerinde 24.000  kadarı Müslüman, geri kalanı Süryani, Yakubi, Nesturi, Keldani ve Yahudi idi.  1920 yılının başlarında Fransızlar Mardin'i denetimleri altına almayı deneselerde başarı sağlayamadılar.

  Mardin şehri, Sümerler,  Persler, Romalılar,  Bizans ve Türk-İslam Devletlerinin zaman zaman hakimiyetlerine bağlı hükümlerle idare edilmiştir.
    
Ulucami Mahallesinde bulunan Camii Kebir  M.S. 1176' da yaptırılmış. Zenciriye Medresesi ( M.S. 1385) Artukoğullarından günümüze kadar kalmıştır. Süryani Cemaatinin önemli bir mabedi olan Deyrulzafaran ise 1600 yıllık bir tarihe sahiptir. M.S. V. Asırda Arami ırkına mensup Süryaniler tarafından yapılmış olan bu Manastır, 1932 yılına kadar Süryani Kadim Cemaati' nin Patriklik Merkezi konumunda idi. 

                                                                         Kaynak:Midyat.gov.tr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder